Ahıska
Türklerinin Zor Yılları Ve Sürgün
Çarlık
Rusyası dönemindeki baskı ve zulümler Sovyet Gürcistan’ı döneminde de devam etti.
Onlar hem Rus, hem de Gürcü mezâlimi ile karşı karşıya kaldılar. Türk
ve Müslüman olarak yaşamanın bedeli ağırlaşmaya başladı. Bu baskı, Stalin zamanında
en yüksek noktaya çıktı. Ahıska Türklerinin önde gelen aydınları, çeşitli düzme suçlarla tutuklanıp
ya öldürüldüler, yahut da sürüldüler.
Masum insanlar için düzme suçlar icat ediliyordu: Türkçülük, Kemalistlik ve Türkiye
taraftarlığı hatta Troçkistlik!
Bu yıllar aynı zamanda Gürcü şovenizminin azgınlaştığı
bir zamandı. Birçok Türk’ün soyadı değiştirildi: Paşaoğlu, Paşaladze; Alioğlu,
Alidze; Dadaşoğlu, Dadaşidze; Zeyneloğlu, Zenişvili...
1938 Sovyet anayasasının
kabulünden sonra Ahıskalıların bir kısmını Azerbaycan milleti(!) diye yazdılar. Aynı
yıl Ahıska ve çevresine sınır koruması adı altında on binlerce asker yerleştirildi.
Bu, yakında çıkabilecek Türk-Sovyet savaşının hazırlıklarıymış!
II.
Dünya Savaşı yıllarına kadar askere alınmayan Ahıska Türkleri, savaş başlayınca
askere alınmaya başlandı. 40.000 civarında insan, Almanlarla savaşmak üzere silâh altına alınarak
cepheye gönderildi. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da, Ahıska-Borcom demiryolu inşaatında
çalıştırıldılar. Bu hat 1944 ekiminde tamamlandı. Ahıskalılar, kendilerini vatana
hasret bırakacak trenlerin yolunu, kendi elleriyle yapmışlardı!
15 Kasım 1944 tarihi, yalnız
Türk tarihinin değil, insanlık tarihinin de kara sayfasıdır. Zira bu tarih, bir kış gecesi 200’den
fazla köy ve kasabada yaşayan binlerce insan, birkaç saat içinde ocağından sökülerek yük ve hayvan vagonlarında,
Sibirya, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürülmüşlerdir. Sürgün edilenlerin birçoğu yollarda
öldü. Sağ kalanlar da, ata vatanından ebedî ayrılığa mahkûm edildiler.
Yıllarca dünya
kamuoyundan gizlenen sürgünün belgeleri bugün artık sır değil. 31 Temmuz 1944 tarihli “Devlet Savunma
Komitesi”nin gizli kaydıyla kaleme alınan kararının altında Gürcü diktatörü Stalin’in
imzası bulunmaktadır